23 Kas 2009

Toronto- Kanada

Birkaç gündür nete çok sık giremiyordum.. Çünkü yollardaydık..
Eşimin Detroit'deki hastanede perşembe günü işi bitince, üç günlüğüne Toronto'daki lise arkadaşına uğradık..Oradan dün ayrılıp akşamüstü ABD'de geldiğimiz yere yani Boston'a geldik.. Boston'a geldiğimizde kendimi ''Home Sweet Home'' gibi hissettim..(İlk buraya gelip yerleştiğimizden midir nedir ayrı bir mutlu oldum :) )

Toronto'ya perşembe günü akşam üstü gibi vardık.. Eşimin arkadaşının da akşam geç saate kadar işi sürünce, onu bekleyene kadar karnımızı doyurmak için yine şehirde dönerci-kebapçı aradık :)) Bu arada Toronto'da epey Türk yaşıyor diyebilirim.. O yüzden yemek konusunda hiç sıkıntı çekmedik. :)
Yemeğimizi yedikten sonra Yonge Street üzerinde yürüdük.. Bu arada Yonge Street buranın en işlek caddelerinden biri.. Dünyanın en uzun caddesi (1896 km) olarak geçen bu caddede çok güzel bir alışveriş merkezi var.. Adı Eaton Center..Burayı gezmek gerçekten çok güzel..
(Eaton Center'ın içi)
(En sevdiğim mağazalardan biri)
Birçok Amerikan mağazasını da görebileceğiniz bu merkezde ne yazık ki fiyatlar ABD'ye göre daha pahalı..O yüzden ABD bölümüne geçecek olanlar kendilerini oraya saklasınlar..
Ayrıca yine Yonge Street üzerinde her yıl Türk festivalinin yapıldığı New York'daki Times Square'e benzer Dundas Square adında bir yer var.. Burada gün içinde sürekli dev ekranda reklamlar dönmekte..Yani etraf hep cıvıl cıvıl :)
Türk festivali olduğu zamanlarda ise bu alanda bayraklarla Türkler olurken, dev ekranlarda da hep Türkiye'nin tanıtımları dönüyormuş.. Sırf bu yüzden her yıl birçok turist Türkiye'ye tatile geliyormuş..Ne güzel birşey değil mi :))(Dundas Square'in gece görünümü..Her yer ışıl ışıl..)
(Dundas Square..)
Orayı gezdikten sonra arkadaşlarımızla buluşup evlerine doğru yol aldık..
Ertesi gün önce Toronto'daki bazı Türklerle tanışıp , Kanada'nın ünlü kahvecisi Tim Hortons'da kahvelerimizi içtik.. Tim Hortons'lar burada her yerde var.. Bizim Starbuckslara benzelerseler de herkesin rahatça gidecebileceği ,içinde devamlı internetin olduğu güzel bir yer..
Bu arada konu açılmışken bizim oralarda Starbuckslar sadece belli yerlerde ve belli maddi gelire hitap ederken ABD'de hiç öyle değil.. Her yerdeler ve nerdeyse ayağa düşmüşler diyebilirim :)Yani bir caddede iki tane birden görmeniz mümkün, hem de fiyatları çok uygun.. Bizdeki gibi gidip oraya kurulayım ayy bir de hava atayım, geleni geçeni keseyim yok :)) Lütfen bu sözüme kırılmayın ama bizdeki bu Starbucks olayını hala anlayabilmiş değilim??!! Çok komik geliyor.. Mesela kahveyi çok seversin ,gidersin, kahveni alırsın ve içersin değil mi..Ama ülkemizde hala Starbucksta şöyle yaptım bunu içtim diye hava atmaya çalışan insanlar var! Komik yani..
Neyse , akşama ise Toronto Rapters'in Miami ile olan NBA maçına gittik :)) Toronto Rapters'i bilenler vardır belki , Hidayet Türkoğlu'nun oynadığı takım.. Buralara kadar gelmişken milli gururumuzu izlememek olmazdı diyip maça gittik..
Ama tabii asıl gidilmesi gereken maç, bu salı (yani yarın) yine Toronto Rapters'in yapacağı NBA maçı.. Bu maçı burdaki Türklerle Rapters takımının başındakiler anlaşıp Türk Günü olarak ilan etmişler.. Yani Hidayet Türkoğlu'nun şerefine 4 tribünü sırf Türkler ve Türk bayrakları dolduracak.. Müthiş birşey!! Maç öncesinde Türk konseri olup ,devre arası Hidayet Türkoğlu ile söyleşi ve Türk çocuklarının mini maçı olacak...O anı yaşamak isterdim..
Neyse biz gelelim cuma günkü maça..Maç çok heyecanlıydı, sonlara doğru başa baş gittiğinden hop oturup hop kalktık diyebilirim :)) Çığlık çığlığa izledik resmen,sesimiz kısıldı ehehe :)) Bu arada Hidayet de iyi oynadı,gururumuz tabii..Maç boyunca sürekli çıkarılıp (dinlendirilip) maça girdi...Kritik yerlerde oyunu kurtardı.. Neyseki maçın sonunda Hidayetli Toronto yendi :)))


(Maçın sonucu : 120- 113)
Bu arada Kanada refah seviyesi yüksek bir ülke olduğundan güvenlik problemleri çok yokmuş.. Hatta Toronto hariç diğer şehirlerde nerdeyse evdekiler kapılarını kilitlemeden yatıyorlarmış! İlginç değil mi..Keşke İstanbul'da böyle olsa..Toronto ise biraz daha karışık milletlerle dolu olduğundan biraz daha dikkat etmek gerekiyormuş.Yine de diğer ülkelerle karşılaştırıldığında çok daha iyiymiş...Hem etraf temiz ,insanları anlayışlı hem de her türlü yiyeceği çok kolay bulabileceğiniz bir yer.. Yani kısaca bence burası yaşanılabilir bir ülke.. Hatta bence ABD'ye göre çok daha iyi hayat standartları var diyebilirim...
Ertesi gün yani son günümüzde ,şehir merkezine indik.. Önce Old City Hall'i gezdik..(Yani eski belediye binasını)(Old City Hall)
Daha sonra da Toronto'yu en iyi izleyebileceğiniz dünyanın en yüksek kulesi olan CN Tower'a çıktık..
CN Tower'da öyle bir yer var ki bunu ancak yaşamak gerekir.. Düşünün ki altınızda sadece cam var, onun altında ise 344 m aşağısı..O camda yürüyemiyorsunuz çünkü başınız dönüyor hatta korkuyorsunuz.. Sanki o cam her an kırılacak da siz aşağıya düşecekmişiniz gibi oluyor..Korkunç birşey..Kıvrıla kıvrıla camın üstüne basmamaya çalışarak zar zor camın üstünden yürüdüm :))) Ve CN Tower'dan Toronto görüntüleri:
Aşağıda gördüğünüz Toronto Gölü..Ama o kadar büyük ki deniz gibi..Ucunu göremiyorsunuz..

Financial District.. Yani finans merkezi..
Son olarak yol üstünde gördüğümüz yer, Toronto'daki Türk Camiisi..Caminin imamı Türkiye'den atanarak geliyormuş.. Hoş ve sıcak bir yer..
Bu arada buranın hemen yanında, köşe başındaki Pizza Pide'den mutlaka pide yemenizi öneririm.. Sahipleri Konya'lı olan bu yer,yemek konusunda Toronto'daki favorimizdi.. Türkiye'de dahi bu kadar lezzetli pide yememiştik...Kesinlikle yemelisiniz..

8 yorum:

lezzettabağı dedi ki...

Bayılıyorum senin şu gezi yazılarına yaa...Ne kadar güzel yazıyorsun!Ben de gezmiş gibi oluyorum okuyunca:)

İSTANBUL'DAN AMERİKA'YA..İKİ AYAKLI DÜNYAM, BİR ORADA BİR BURADA.. dedi ki...

Ben de sizin yorumlarınızı ve kitap tanıtımlarınızı çok seviyorum..teşekkür ediyorum

Adsız dedi ki...

Yonge Street 1800 m degil km olacak.

İSTANBUL'DAN AMERİKA'YA..İKİ AYAKLI DÜNYAM, BİR ORADA BİR BURADA.. dedi ki...

;)))) ret k"yi yazmamisim zaten metre olması mantiksiz ,nasıl en uzun olsun değil mı:)) teşekkür ediyorum

arzu dedi ki...

s.a. valla çok özenirim böyle gezen yeni yerler gören hatunlara :)) benim yerimede gezin zaten anlatım ve fotolar çok güzel sizinle beraber gezmiş gibi oldum. Allah razı olsun
selam ve dua ile

İSTANBUL'DAN AMERİKA'YA..İKİ AYAKLI DÜNYAM, BİR ORADA BİR BURADA.. dedi ki...

Teşekkür ederim ama öyle çok yeri gezenler ve blogları var ki onlar gibi olmayı çok isterdim tabi buna da şükür :) begenmenize sevindim belki birgun sizin yazılarınızı da bloğunuzda okuruz ne dersiniz;)

kkkk dedi ki...

starbucks konusundaki sozlerine kesinlikle katiliyorum nedense orda kahve icmek bir ayricalik gibi gorunuyor turkiyede sebebini ise hala enlayabilmis degilim bilen biri varsa bizide aydinlatsin lutfen

İSTANBUL'DAN AMERİKA'YA..İKİ AYAKLI DÜNYAM, BİR ORADA BİR BURADA.. dedi ki...

Bence sebebi su olmalı,starbuckslar belli semtlerde ve belli sayıda olduğu için kıymete binmiş durumda..ayrıca kahveyi sevmeyen ınsanlarda bile moda haline gelmiş buralara gitmek..birde çok komikki çay icmek demode ve geri kafalilik gibi gosterilmekte ;) Amerika'daki starbucks sahipleri Turkiyede bu kadar degere bindiklerini görünce eminim çok hosnut olmuşlardır!!!