28 Tem 2009

Ağva

Ağva yaz aylarında muhteşem oluyor. Hem İstanbul'a yakın olması hem de denize girebilmek için ideal yerlerden biri olması nedeniyle sıkça tercih ettiğimiz yerler arasındadır.
Biz Avrupa Yakasından gittiğimiz için önce FSM Köprüsünü geçip Beykoz'daki Acar Konaklarının ilerisinden Şile yoluna girdik.
Cuma iş çıkışı 7.30 gibi yola çıkmıştık. Yaklaşık 10 gibi de Ağva'ya varmıştık.
Yolda Polonezköyü geçip Şile'ye doğru ilerledik. Şile'den Ağva'ya iki farklı ulaşım yolu vardı. Birincisi sahilden, diğeri ise ormanlık bölümdendi. Biz yolda sorduğumuzda yolu daha kısa dedikleri için ormanlık bölümden gittik. Fakat çok ıssızdı ve etrafta başka hiçbir araba yoktu. Epey korktuk , o yolda önümüze birşey çıksaydı yada bizi durdursalardı herhalde kimsenin haberi olmazdı.Gerçi ertesi gün diğer yolun da bundan pek bir farkı olmadığını öğrendik. O yüzden çok geçe kalmamak en iyisi.

Biz Ağva'da Alesta Butik Otel'de kaldık.


















Önceden internetten araştırma yapıp, rezervasyonla otele gittik. (Yaz sezonunda yoğunluktan yer bulunmak bazen zor oluyor). Biz açıkçası otelden memnun kaldık , butik otel anlayışının fazlaca farkında oldukları kesindi :) Sürekli bir ilgi bir alaka içindeydiler :)) Fakat şunu söylemeliyim ki dışarda gezince nehir boyu daha lüks otellerin de olduğunu gördük. O yüzden biraz da riske girip kalacak yeri orda bulmaya çalışmak da iyi olabilir.


Nehir kenarındaki otellere girişler haftasonu paketiyle. Yani cumadan pazara kadar almanız şart. Fiyatlar da yaklaşık olarak her otelde aynı.
Ertesi gün sabah kahvaltıdan önce biraz etrafta yürüdük. Nehir kenarından Karadeniz sahiline doğru ilerledik. Etraf epey sessiz ve sakindi.
Daha sonra otelde kahvaltımızı yaptıktan sonra sahile indik. Zaten nehirin devamı sahildi. Sahilde şemsiye ve şezlongların olduğu bir bölüm var ki günlük onları kiralayabiliyorsunuz. Biz kiralamayı tercih ettik. Deniz de gayet temizdi ve sıcaktı, hem 20 metrede bir cankurtaran vardı (düdükle açılanları uyarıyorlardı.)














Sahilden çok fazla açılmak yasaktı, belli bir yere kadar da denizi sınırlandırmışlardı. Çünkü çok sık boğulma vakaları olabiliyormuş. Karadeniz'in dalgaları büyük, iyi yüzme bilmiyorsanız dikkatli olmanız gerekir.
Cumartesi günü saat 3'e kadar denizde durduktan sonra otele geçtik.
Otelin önünde nehir vardı. Nehire de girebiliyorduk. Önce nehire girdik. Suyu sıcaktı ve temizdi. Fakat nehir olması nedeniyle ben çok fazla yüzemedim korktum :) Onun yerine otelde bulunan bisiklete binmeyi tercih ettik.
Bisikletle nehiri bir baştan bir başa gezdik. Bir de Ağva'dan olta aldık ki balık tutma maceramızı hala unutamam.
Nehirde bir dolu balık vardı, oturduğumuz yerden onları çok kolay görebiliyorduk. Biz de o heyecanla bisikletin üstünden balık tutmaya uğraştık. Belki 4 saat uğraşmışızdır ama ne yazıkki hiç balık tutamadık :)) (balıklar akıllıydı kesin, yoksa biz beceriksiz değildik ki :) ama en azından uğraştık o kısmı da gayet eğlenceliydi.
Akşam olunca da otelde canlı müzik vardı onu dinledik. Nehirin kenarındaki minderlere oturarak ,o romantik havada müziğe eşlik etmek güzeldi.




















Ertesi gün kahvaltıdan sonra tekrar nehirde yüzdük ve yine balık macerasına devam ettik.Tabi yine tutamadık :)
Daha sonra otelin düzenlemiş olduğu tekne gezisine çıktık. Nehiri bir baştan bir başa gezdik.
Çok güzel bir haftasonuydu bizim için, iki gün sanki bize bir haftaymış gibi geldi.
Akşamüstü de yola çıkıp trafiğe kalmadan evimize döndük

Hiç yorum yok: