9 Nis 2010

Konya

Nevşehir gezimizden sonra öğleden sonra Konya’ya geçtik..
Aksaray üzerinden Konya’ya gidişimiz yaklaşık 5 saat sürdü.. Tabii yine epey mola vererek... Konya’ya vardığımızda saat 6’yı geçtiğinden Mevlana Müzesi kapanmıştı.. O yüzden müzeyi gezmeyi ertesi güne bıraktık.
Konya’da kalacak yeri ayarladıktan sonra ki biz Mevlana Müzesinin hemen karşısında bulunan Balıkçılar Otelini tercih ettik Konya’nın meşhur etli ekmeğini yemek için güzel bir yer aradık :)Sorup soruşturduktan sonra birçok kişinin dediği Hacı Şükrü’nün bölgenin meşhur etli ekmek ve tandır kebapçısı olduğunu öğrendik.. Fakat orası bizim bulunduğumuz yere uzak olduğundan otele yakın olan yine meşhur olan Konya Konak Lokantası'na gittik..
Konya’nın yemekleri gerçekten çok güzel, kesinlikle tatmadan buradan ayrılmayın derim..
Öncelikle açılışı (yukarıda resmini gördüğünüz) Bamya Çorbasıyla yaptık.. Bildiğimiz bamya yemeğinin daha sulusu ve bamyalarının çok daha küçüğü.. Tadı güzeldi.. Sonra da etli ekmek ve tandır kebabını (alttaki resim) denedik.. Porsiyonları küçük olduğundan, toplamda da birer porsiyon alıp eşimle paylaşarak hepsini denemeye karar verdik :)) Etli ekmekleri çok güzeldi, tandır kebabının eti de insanın ağzında resmen dağılıyordu diyebilirim.. Son olarak da (yukarıda resmi olan) Tirit adlı, aslında iskendere benzeyen ama döner etinden değil de kebapla servis edilen, yoğurdunun da sarımsaklı olduğu yemeklerini denedik.. Hepsinin de tadı çok güzeldi..
Sonra da otelimize geçtik..
Ertesi sabah ilk iş olarak Mevlana Müzesini gezdik.. Mevlana Müzesinin insanı etkileyen bir atmosferi var...
Bu arada Elif Şafak’ın Aşk romanının Mevlana hakkında çok bilgi vermiş olduğunu, orada daha da iyi anladım diyebilirim.. Onu okuduktan sonra buralar daha bir farklı ve anlamlı geliyor insana..Müzenin içerisinde fotoğraf çekmek yasak olduğundan biz de bu kurala uyarak kendimizi o atmosphere bıraktık..
Müze içerisinde çok fazla turist vardı.. Bu da insanı sevindiriyor,tabii.. İçeride dua ederken Japon bir turistin bizleri izleyerek yaptığımız el hareketlerini taklit edip, dua etmesi , sonra da elini yüzüne sürmesi gerçekten çok hoştu :) İçeride Mevlana Hazretlerinin yattığı yer, seccadeleri, Mesnevi,Divan kitaplarının orjinalleri, zikir tespihleri, Kuran-ı Kerim örnekleri, halife nişanları ve sevgili Peygamberimizin Sakal-ı Şerifi vardı.. Ayrıca gezerken çalan ney müziği de çok etkileyeciydi...
Müzeyi gezdikten sonra önündeki dükkanlardan Konya şekeri ve mevlevi yapan insanların maketlerini aldıktan sonra da Şems-I Tebriz-i’nin türbesini ziyarete gittik..
Türbe, Aşk kitabında yazılmış olduğu gibi Şems-i Tebrizinin öldürülüp atıldığı kuyunun üzerine yapılmış. Dediğim gibi kitabı okumuş olmak insana gerçekten çok büyük bir bilgi veriyor..
onra da Konya’dan ayrılarak Oylat Kaplıcalarına doğru yola çıktık..

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Aşk'ı okumuş birisi olarak ben de merak ettim Konya'yı!Gidip görmek gerek!Ayrıca yemeklere de bayıldımmmm!Benim gibi bir et canavarına yapılır mı bu?:))

İSTANBUL'DAN AMERİKA'YA..İKİ AYAKLI DÜNYAM, BİR ORADA BİR BURADA.. dedi ki...

evet canancım ,yemekler süperdi,ben de çok et severim.. gezimiz gördüğün üzere epey yemek üzerineydi :))))