Boston'da ulaşım Charlie Card'la sağlanıyor..Karta yüklediğiniz para kadar otobüs ve tranvaylardan (toplu taşıma araçları) yararlanabiliyorsunuz..
İstasyon girişlerinin önündeki makinaya istediğiniz kullanım miktarını yazıyorsunuz ve Debit Cardınızı okutarak yada makinaya nakit para koyarak C.Cardınızı alıyorsunuz.. Çok kolay..
Bu arada dün ilk defa araba sürdüm :) İstanbuldayken hep manuel vites araba kullandığımdan otomatik vitese önce biraz alışamadım sonra kullandıkça açıldım.. Bu arada kullanırken heyecanlanmadım desem yalan olur ,sonuçta ilk defa yabancı bir ülkede araba kullanıyorum :)
Gerçi burada araba kullanmak İstanbul'da kullanmaya göre daha kolay.. İstanbul'daki gibi yolda seni sıkıştıran, otobanda zik zak çizen, arkandan selektör yakan yok.. Huzurlu ve rahat araba kullanıyorsun..(Bu arada GPS'iniz varsa herşey daha bir kolay oluyor..Zaten yolu da tarif eden olunca kaybolma korkunuz olmuyor.. )
Kütüphaneler... Dün eşimle etrafı gezerken Burlington Library'nin (kütüphane) önünden geçtik.. İçeriye bir girip gezelim dedik..Çok güzel bir kütüphane, kütüphanenin yarısını da çocuklara ayırmışlar.. İsteyen çocuklar puzzle yapabiliyor, isteyenler ise kitap okuyabiliyor çok hoş..
Bazı aileler de kütüphaneye çocuklarıyla gelmişlerdi, büyükler kendilerine kitap seçerken çocuklarda kendilerine yönelik bölümlerinden kitaplarını seçiyorlardı.
Biz orada kitaplara bakarken küçük bir kız çocuğu elinde 6 kitapla annesinin yanına geldi ki biz kitap sayısını görünce epey bir şaşırdık. Annesi ise kızının seçtiği hiçbir kitaba bakmayıp,sadece kitapları aldı . Biz olsak ne seçtin, bu güzel değil ,onu bırak diğerini al vs deriz dimi .. Çocuk kendi seçtiği kitabı aldığı için hem isteyerek okuyor hem de annesini gördükçe o da kütüphaneye gelmek istiyor..
Çok iyi bir fikir, kesinlikle ilerde çocuğum olursa kütüphaneye üye olucam ve her hafta çocuğumla oraya gideceğim.. Beni gördükçe o da okumak isteyecektir ve oradan kitap almak isteyecektir, nasıl fikir? :)
Neyse kütüphanede kendimize kart çıkardık..Üye olmak çok kolay, kaldığın otelden bir yazı götürüyorsun ve kimliğini gösteriyorsun o kadar..
Bu arada kütüphaneye üye olanlar, belli müzelere girişlerde indirim hakkı kazanıyorlar ki bu da benim için çok iyi oldu..
zı Kütüphaneden aldığım kitap.. House dizisinin bir çok bölümü bu yazara danışılarak çekilmiş..Yazar bir doktor ve sıradışı vakalarla ilgilenip onları yazıyor..
Ve spor :) Bir haftadır ülke değişikliği (genelde iklim olurdu) nedeniyle diyeti bırakmıştım..Aman doktorum duymasın ,gerçi burada beni kontrol edemez ya olsun :))
Otelin anlaşmalı olduğu bir Gym merkezi varmış..Ayda 15 dolar..Çok iyi bir fiyat bence.. Bu sabah oraya gittim yine yürüyüşlerime başladım yani , bir de yemek sistemimi oturtabilirsem ah ahh :)) Burada genci yaşlısı herkes spor yapıyor..Spor, fiyattan da anlaşılacağı gibi bir lüks değil ihtiyaç olarak görülüyor.. Yaşlılarına yaşlı diyemezsiniz çünkü çok dinçler..90 yaşında yaşayanlar sanki 60 yaşında gösteriyor ki inanamazsınız.. Havası temiz , stresi az ve spor diyorum ben buna.. Sporu sırf zayıflamak için değil, yemek içmek gibi alışkanlık haline getirmişler, bizimde böyle yapmamız gerekiyor..
Gelelim eczanelere.. 2 gün önce (jet-lag etkisiyle sanırım) sabah dudağımın üstünde kocaman bir uçuk ve gözümde arpacıkla uyandım.. Oysa cuma günü öğlen 2 gibi (İstanbul'a göre akşam 9) Boston'a inmiştim ve jet-lag etkisine girmiyim diye akşam 10'a kadar (İstanbul'a göre sabah 5) uyumamıştım. Yani akşam uyursam ,buranın saatlerine daha kolay ayak uydururum diye düşündüm..Neyse ilk üç gün böyle uyudum uyandım ama sanırım iç dünyam bunu yememiş ve bir terslik olduğunu anlamış :)) Zaten ben ne zamann uykusuz kalsam, biraz yorulsam hemen uçuk çıkar..
İstasyon girişlerinin önündeki makinaya istediğiniz kullanım miktarını yazıyorsunuz ve Debit Cardınızı okutarak yada makinaya nakit para koyarak C.Cardınızı alıyorsunuz.. Çok kolay..
Bu arada dün ilk defa araba sürdüm :) İstanbuldayken hep manuel vites araba kullandığımdan otomatik vitese önce biraz alışamadım sonra kullandıkça açıldım.. Bu arada kullanırken heyecanlanmadım desem yalan olur ,sonuçta ilk defa yabancı bir ülkede araba kullanıyorum :)
Gerçi burada araba kullanmak İstanbul'da kullanmaya göre daha kolay.. İstanbul'daki gibi yolda seni sıkıştıran, otobanda zik zak çizen, arkandan selektör yakan yok.. Huzurlu ve rahat araba kullanıyorsun..(Bu arada GPS'iniz varsa herşey daha bir kolay oluyor..Zaten yolu da tarif eden olunca kaybolma korkunuz olmuyor.. )
Kütüphaneler... Dün eşimle etrafı gezerken Burlington Library'nin (kütüphane) önünden geçtik.. İçeriye bir girip gezelim dedik..Çok güzel bir kütüphane, kütüphanenin yarısını da çocuklara ayırmışlar.. İsteyen çocuklar puzzle yapabiliyor, isteyenler ise kitap okuyabiliyor çok hoş..
Bazı aileler de kütüphaneye çocuklarıyla gelmişlerdi, büyükler kendilerine kitap seçerken çocuklarda kendilerine yönelik bölümlerinden kitaplarını seçiyorlardı.
Biz orada kitaplara bakarken küçük bir kız çocuğu elinde 6 kitapla annesinin yanına geldi ki biz kitap sayısını görünce epey bir şaşırdık. Annesi ise kızının seçtiği hiçbir kitaba bakmayıp,sadece kitapları aldı . Biz olsak ne seçtin, bu güzel değil ,onu bırak diğerini al vs deriz dimi .. Çocuk kendi seçtiği kitabı aldığı için hem isteyerek okuyor hem de annesini gördükçe o da kütüphaneye gelmek istiyor..
Çok iyi bir fikir, kesinlikle ilerde çocuğum olursa kütüphaneye üye olucam ve her hafta çocuğumla oraya gideceğim.. Beni gördükçe o da okumak isteyecektir ve oradan kitap almak isteyecektir, nasıl fikir? :)
Neyse kütüphanede kendimize kart çıkardık..Üye olmak çok kolay, kaldığın otelden bir yazı götürüyorsun ve kimliğini gösteriyorsun o kadar..
Bu arada kütüphaneye üye olanlar, belli müzelere girişlerde indirim hakkı kazanıyorlar ki bu da benim için çok iyi oldu..
zı Kütüphaneden aldığım kitap.. House dizisinin bir çok bölümü bu yazara danışılarak çekilmiş..Yazar bir doktor ve sıradışı vakalarla ilgilenip onları yazıyor..
Ve spor :) Bir haftadır ülke değişikliği (genelde iklim olurdu) nedeniyle diyeti bırakmıştım..Aman doktorum duymasın ,gerçi burada beni kontrol edemez ya olsun :))
Otelin anlaşmalı olduğu bir Gym merkezi varmış..Ayda 15 dolar..Çok iyi bir fiyat bence.. Bu sabah oraya gittim yine yürüyüşlerime başladım yani , bir de yemek sistemimi oturtabilirsem ah ahh :)) Burada genci yaşlısı herkes spor yapıyor..Spor, fiyattan da anlaşılacağı gibi bir lüks değil ihtiyaç olarak görülüyor.. Yaşlılarına yaşlı diyemezsiniz çünkü çok dinçler..90 yaşında yaşayanlar sanki 60 yaşında gösteriyor ki inanamazsınız.. Havası temiz , stresi az ve spor diyorum ben buna.. Sporu sırf zayıflamak için değil, yemek içmek gibi alışkanlık haline getirmişler, bizimde böyle yapmamız gerekiyor..
Gelelim eczanelere.. 2 gün önce (jet-lag etkisiyle sanırım) sabah dudağımın üstünde kocaman bir uçuk ve gözümde arpacıkla uyandım.. Oysa cuma günü öğlen 2 gibi (İstanbul'a göre akşam 9) Boston'a inmiştim ve jet-lag etkisine girmiyim diye akşam 10'a kadar (İstanbul'a göre sabah 5) uyumamıştım. Yani akşam uyursam ,buranın saatlerine daha kolay ayak uydururum diye düşündüm..Neyse ilk üç gün böyle uyudum uyandım ama sanırım iç dünyam bunu yememiş ve bir terslik olduğunu anlamış :)) Zaten ben ne zamann uykusuz kalsam, biraz yorulsam hemen uçuk çıkar..
Neyse uçuk çıktığı gün uçuk kremi almak için eczaneye gittim.. Buradaki eczaneler, market- eczane şeklinde.. Yani içinde yiyecek, kozmetik, ilaç, çocuk bezi ne ararsan var.. Bir paravan gibi yerin arkasında da reçeteli ilaçların olduğu bölüm var.. Bu bölümde eczacılar var..Bir eczacı olarak gittim paravanın arkasındaki eczacıdan uçuk kremi (zovirax benim hep kullandığım) istedim.. Reçetesiz verilmiyormuş..Haydaaa... Burada birçok ilaç reçetesiz verilmezken, ağrı kesiciler, soğuk algınlığı ilaçları, mide ilaçları vs market raflarında ..Çok ilginç.. Televizyonlarda hep ilaç reklamları dönüyor.. Neyse iyi peki o zaman ne önerirsiniz dediğimde şu reyonda, adı şu olan ilacı bulun ve alın dediler..Haydaa...O kadar ilacın içinde ben bir eczacı olarak doğru ilacı nasıl bulucam diye düşünürken, millet napıyor anlamadım.. Neyse gittim buldum, ufacık göz pomatları kadar merhem 20 dolar.. İlaçlar gerçekten çok pahalı ve ulaşılmıyor.. Neyse aldım zorunlu olarak , ufacık birşey zaten o da bugün bitti..Uçuğum iyileşmeden kremim bitti!
Hem halkı ilaç konusunda bu kadar serbest bırakmak doğru mu onu da anlamadım..Sonuçta raflarda soğuk algınlığı ilaçları var ve bunlar hipertansiyon, diyabet hastalarına riskli ilaçlar..ve öyle reyon başlarında eczacı falan da yok..Taa o paravana gideceksin..Eczacıya soracaksın o da çok yoğun görünen işinden başını kaldırıp iki cümleyle soruna cevap verecek..Bana öyle yaptılar soru bile soramadım :) Eczacılık işini sevmedim buranın , o yüzden kendime sigorta yaptırmaya karar verdim..Sigortan yoksa Amerikada hiç hastaa olma!
Hem halkı ilaç konusunda bu kadar serbest bırakmak doğru mu onu da anlamadım..Sonuçta raflarda soğuk algınlığı ilaçları var ve bunlar hipertansiyon, diyabet hastalarına riskli ilaçlar..ve öyle reyon başlarında eczacı falan da yok..Taa o paravana gideceksin..Eczacıya soracaksın o da çok yoğun görünen işinden başını kaldırıp iki cümleyle soruna cevap verecek..Bana öyle yaptılar soru bile soramadım :) Eczacılık işini sevmedim buranın , o yüzden kendime sigorta yaptırmaya karar verdim..Sigortan yoksa Amerikada hiç hastaa olma!
Paravan olan bölüm.. Bu bölümün arkasında eczacılar var, onlardan doktorun yazdığı reçeteli ilaçlarını alabiliyorsun.. Bizim y.lisansta öğrendiğimize göre burdaki eczacılar ilaçlar hakkında hastaya tek tek bilgi veriyorlar..Yan etkisi, etkileşimi vs hakkında.. Gerçi ben bir tanesini gördüm , hastaya bilgi falan vermediler..Daha iyi inceleyeceğim..
Raflarda ağrı kesiciler..
3 yorum:
canım ne güzel yazmışsın.
spor salonu ücreti superrr.ama ilaçlar çok pahalıymışş.minicik krem 20dolar aaa:)))
eşinin yanında mutlu günler diliyorummm...
güzel temennilerin için teşekkür ederim :)) gördüklerimi paylaşıyorum işte elimden geldiğince..hem herkeste az çok bir fikir olur, hem de oraya gidenler için nelerle karşılacağını bilmek iyi olur..
bol bol fotoğraflar bekliyoruz oralardan canım
Yorum Gönder