Eşim mecburi hizmetini Mardin'de yaptığından dolayı, hazır mecburi hizmeti bitmeden oraları gezelim dedik.
Cumartesi sabahı erkenden uçakla Diyarbakır'a indik. Eşim; kayınvalidem,kızım ve beni havalimanında karşıladı..
İlk önce Tarihi Hasan Paşa Hanında kahvaltımızı yaptık.Hanın içi çok hoştu ve içeride çok güzel şallar vardı.. Biz ikinci kattaki Mustafa'nın Yerinde kahvaltımızı yaptıık.
Daha sonra Diyarbakır Ulu Camii'ni ve surları gezdik.
Daha öncelerinde Diyarbakır surların içinde kalan bir şehirmiş. Geceleri kapıları kapandığında kimse şehre giremezmiş :) Diyarbakır'daki surların içinde olan bu kapılardan Mardin yönüne bakana Mardin Kapı, Urfa yönüne bakana Urfa Kapı denirmiş.. Diğerleri Dağ Kapı(Harput Kapısı), Simar Kapı, Oğrun Kapı, Çift Kapı, Tek Kapı..
Diyarbakır'dan çıktıktan sonra Mardin'e geçtik. Mardin'de ilk önce Zinciriye Medresesini gezdik. Bu medrese 1385 yılında Melik Necmeddin İsa Bin Muzaffer Davut Bin El Melik Salih tarafından yaptırılmış. Medresenin yüksekte kurulmasının amacı, rasathane olarak kullanıldığındanmış. Ortada bulunan havuza geceleri gökyüzünün yansıması vururmuş, bu yansımalardan da yıldızlar ve gezegenler takip edilirmiş..
Buradan sonra Tarihi PTT Binasını gezdik. Şu anda bina Mardin Artuklu Üniversitesi Turizm işletmeciliği ve Otelcilik Yükselokulu Uygulama Oteli olarak kullanılıyor..Bu bina 1890 yılında Mimarbaşı Lole tarafından, Mardinin önde gelen ailelerinden Şahtanalar için yapılmış.. Geçen senelerde Sıla dizisinde Boran Ağanın ofisinin olarak kullanılmış.
Buradan sonra da Kasımiye Medresesini gezdik. Bu medrese 1469 yılında Akkoyunlu Hükümdarı Cihangir oğlu Kasım Bey tarafından yaptırılmış. İçerisinde medrese, camii ve zaviye bulunmaktaydı..
Bu sene de Cemil İpekçi tarafından burada Mardinli kadınların yaptıkları kıyafetlerin defilesi yapıldığından medresenin adından baya söz ettirildi..
Kasımiye Medresesinden sonra eşimin burada sık sık yemek yediği Vahap Usta'nın evine davetliydik.. Artık Vahap Usta ve kardeşiyle eşim burada ahbap olmuşlardı..